Değerli Okurlarım,
Frigya Kralı Midas’ın efsanesini bilmeyen yoktur. Frigya toprakları dillere destan gül bahçeleriyle ünlüdür. Tanrı Dionysos’un adamlarından biri Midas’la tanışır. Midas onu tanır ve günlerce sarayında misafir eder. Daha sonra beraberce Tanrı Dionysos’un yanına giderler. Bu ziyarete çok sevinen Dionysos, Midas’a bir iyilik yapmak ister ve ona her dileğini gerçekleştireceğini söyler. Kral Midas ise hiç düşünmeden şu dileği diler: “ Tuttuğum her şey altın olsun.” Ve Dionysos, sözünü tutar. Midas çok mutludur. Ama bu mutluluk çok uzun sürmez. Yiyecek dolu masaya oturan Midas, ağzına atmak için aldığı her lokmanın, içeceğin altına dönüştüğünü görür görmez nasıl bir hata yaptığını fark eder. İlk başlarda ona mutluluk veren bu şey, daha sonra onun mutsuzluğunun kaynağı olur. Hiç zaman kaybetmeden Dionysos’a gidip kendini bu dertten kurtarması ve onu eski haline getirmesi için yalvarır. Dionysos’da ona, Sardes’e giderek burada topraktan çıkan sularla yıkanmasını söyler. Ve Kral Midas denileni yaptıktan sonra nihayet eski haline kavuşur.
Bu bir efsane olsa da aslında anlatılmak istenen çok gerçektir. Emek vermeden, kolay yoldan bazı şeylere sahip olmayı isteyen insanlar hepimizin çevresinde var. Bir işe çıraklıktan başlamanın, yaptığın işe emek vererek, tırnaklarınla kazıyarak zirveye gelmenin mutluluğunu tadamamışlardır. Merdivenleri birer birer çıkmadan en tepede oturmayı istiyor ve sihirli bir değneğin size o dilediğiniz hayatı sunmasını bekliyorsanız bu düşüncenizden kısa zamanda vazgeçmelisiniz. Bir işe adım atmak istiyorsanız bir alt yapınız ve bilgi birikiminiz olmalı. İstediğiniz kadar okullar bitirmiş olun( öğrenim hayatını önemsemediğim anlaşılmasın), çok kültürler görün, yabancı diller bilin… Öncelikle yaptığınız işin çırağı olmalısınız. Dürüst olmak, yılmadan çalışmak, her tökezlediğinde gitmek yerine kalma cesaretini göstermek.
Sevgili okurlarım, işte budur başarının ve kalıcı olmanın anahtarı. Cesaretin ve emekle kazanılmış mutluluğun hep yanınızda olması dileğiyle…