Yabancı turist sıfatıyla yurtdışında dolaşmaya yeni başladı sayılır Türk insanı. Önce Avrupa seyahatleri revaçtaydı. Paris, Roma, Londra… En popüler olanlardı. Gün geçti Orta Avrupa’nın buram buram tarih kokan Viyana’sı, Budapeşte’si, Prag’ı yeni gözdesi oldu Türk turistlerin. Şimdilerde ise Avrupa yetmez oldu ve daha az ilgi çekici hale geldi. Yeni destinasyonlara yelken açtı seyahat sever Türkler. Her şeye rağmen Avrupa’nın gezmeye doyulamayan müthiş başkentleri var. Bunlardan biri de Prag…
Prag, küçük bir Orta Avrupa ülkesi olan Çek Cumhuriyeti’nin küçük ama masalsı başkenti. Tarihle iç içe yaşayan bir şehir. İstanbul’dan uçak ile yaklaşık iki buçuk saat uzaklıkta. Havaalanından şehir merkezine ulaşmak sadece yarım saat sürüyor. Her turistik şehirde olduğu gibi taksiciler turistlerin gözünün yaşına burada da bakmıyor. Tavsiyem, bindiğiniz anda gideceğiniz yere ne kadar istediğini sormanız ve net bir rakamda anlaşmanız, değilse kısacık bir taksi yolculuğu pahalıya patlayabilir. Şehir içi ulaşımda tramvay iyi bir alternatif. Wenceslas Meydanı oldukça ünlü, önünde ise trafiğe kapalı bir cadde var. Bu cadde meşhur Charles Caddesi’ne uzanıyor. Bir büyülü rüzgar bu caddeden sizi Charles Köprüsü’ne çıkartıyor. Üzerinde sokak sanatçılarının olduğu bu kalabalık köprü, muazzam bir manzaraya sahip. Prag Kalesi, bütün ihtişamıyla görsel bir şölen sunuyor. Prag Kalesi’ne çıkan yolda bir sürü restoran ve hediyelik eşya dükkanı var. Çeklerin meşhur ‘Svickova’sını bu restoranlardan birinde denemek şehir turuna dahil edilebilir. Prag’da, kristal ve ahşap üzerine çalışılmış birbirinden güzel hediyelik eşya alternatifi bulunmaktadır. Prag Kalesi’nden sonra yemyeşil, huzur dolu Petrina tepesinde şehri bambaşka bir açıdan yakalamak ise ayrı bir keyif. Prag’ın birbirinden güzel lakapları var. “Altın Şehir”, “ 100 Kuleli Şehir” , “Şehirlerin Anası” gibi… Bu lakapların hepsini sonuna kadar hak ediyor. Özellikle günbatımı ve gece bambaşka bir kimliğe bürünüyor Prag. Güzelliğine güzellik katıyor.
Çekler oldukça nazik, samimi ve yardımsever insanlar. Avrupa’nın en fazla alkol tüketen toplumu. Prag dışında kırsal kesimler eski komünist düzenden kalma bir alışkanlıkla sabah 6 öğlen 2 şeklinde mesai yapıyor. Sorumluluk sahibi olduklarını ve sistematik çalıştıklarını söylemek mümkün. 10 milyon nüfuslu bir ülke olmalarına rağmen Skoda gibi bir markayı yarattılar. Çok fazla büyük şirketin olmadığı ülkede gelir düzeyi yaklaşık 12.500 dolar. Zengin ve fakir sınıfın fazla olmaması orta sınıfın hakimiyetine işaret ediyor. Tarım, turizm ve sanayi sektörlerinde güçlü olan Çek Cumhuriyeti, Türkiye’den yılda yaklaşık 700 milyon dolar ithalat yapıyor. Otomotiv yan sanayi ve hazır giyim ithalat ürünlerinin başında geliyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin birer birer ekonomik krize girdiği şu günlerde Çek Cumhuriyeti oldukça ayakları yere basan bir görüntü sergiliyor. Başkent Prag ise bütün asilliği ve güzelliği ile yılda 100 milyondan fazla turisti misafir etmeye devam ediyor.