Bu sülaleye mensup Hüseyin Güngör ve eşi Sıdıka Güngör de ataları gibi hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadır. Çiftin beşinci çocukları olan İsmail Güngör, 1930 yılında Malkara’nın Hacısungur köyünde dünyaya gelir.
İlkokulu köyde okuyan küçük İsmail, henüz çocuk yaşlarda çiftlik işleriyle tanışır. Diğer kardeşleriyle birlikte çiftlik işlerine yardım etse de aslında bu işleri pek sevmez; aklında sanayici olmak vardır. Güngör ailesinin yaşamı İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile değişir. Savaşın başladığı 1939 yılında bütün ağabeyleri yedek asker olarak orduya çağırılan küçük İsmail, 1940 yılında da babasını kaybeder. Artık çiftliğin tüm sorumluluğu o ve annesinin üzerindedir. Şubat 1941’de Almanlar, Bulgaristan’ı işgal ederek Türkiye sınırına dayandığında bölgede büyük bir panik havası oluşur. Pek çok insan, hayvanlarını ve mallarını satarak Anadolu’ya göç etmeye başlar. Çocuklarının askere çağırılması ve eşinin vefatının ardından İsmail ile yalnız kalan Sıdıka Hanım, hayvanlara bakmakta oldukça zorlanır. Sonunda çok ucuz fiyata hayvanları satmak zorunda kalırlar.
Meslek öğrenip köyüne döner
Savaş bitip ağabeyleri askerden döndüğünde İsmail 14 yaşındadır. Ağabeyleri gelmiştir gelmesine, fakat savaş sırasında sattıkları hayvanların fiyatları 3-4 misli artmıştır. Ailenin ekonomik zorluklar yaşadığı bu dönemde sanayici olma fikri yeniden canlanır İsmail Güngör’ün kafasında ve annesine, “Ben bu işi yapmayacağım, ağabeylerimde geldi ben artık burada durmayacağım.” der. Annesi ve ağabeyleri İsmail’i bu kararından vazgeçirmeye çalışırlar. Tam da bu dönemde, çiftlik işleri yaparken amcasından yediği tokattan sonra İsmail Güngör kesin kararını vermiştir. Dayısının Malkara’da bir kunduracı yanında çalışma teklifini de kabul etmez; annesi ve ağabeyinden aldığı 65 lira ile Bandırma’ya gider. Bandırma’da bir süre amcasının kızının yanında kalır. Daha sonra, köyden tanıdığı arkadaşı Hüseyin ile birbirlerine yoldaş olurlar. Hüseyin ile birlikte bir demirci dükkânında çalışmaya başlarlar. Demirci dükkânından sonra gemi tersanelerinde çalışmaya başlar ve elektrik kaynağı işini iyice öğrenir. İki yıl kadar tersanede çalıştıktan sonra köye dönerek, kaynak işini burada yapmaya karar verir. Yanında çalıştığı ustası ne kadar dil dökse de kararını vermiştir ve 1947 yılında köyüne döner İsmail Güngör.
MARSHALL YARDIMI İŞLERİ ARTIRIR VE PULLUK ÜRETİMİ BAŞLAR
Köyüne dönen İsmail Güngör, kardeşlerine atölye açmak istediğini söyler. Kardeşleri atölyede ne yapacağını sorduklarında da at arabası yapacağını söyler. Dükkân için gerekli olan bir motor ve jeneratörü İstanbul Dolapdere’den alır ve böylece 1947 yılında ‘İsmail Güngör Atölyesi’ni açar. Küçük bir torna atölyesi olarak açtığı bu yerde elektrik kaynağı ve zirai alet ve ekipman tamiratı işleri yaparak çalışmaya başlar. Atölyesini açtığı yıl aynı zamanda evlendiği yıl olur İsmail Güngör’ün. 1950’li yıllarda gelen Marshall yardımı ile herkes traktör almaya başlamıştır. Kullanılan traktör sayısının artması İsmail Güngör’ün de işleri artırır. Bu dönemde pulluk yapımını öğrenmek için Denizli’ye gider. Diğerlerinin demiri bükerek yaptıkları pulluğu İsmail Güngör kaynak yaparak imal eder ve başarılı da olur. Yaptığı pulluklar çok beğenilir ve 1960’lı yıllara kadar pulluk, muhtelif tarım arabaları ve römork imalatına devam eder.
“HEPİMİZ TRAKTÖR KULLANIR, TARLA SÜRERİZ”
1950’li yıllar boyunca ard arda dört çocuğu dünyaya gelir İsmail Güngör’ün. En büyük oğlu Hayri Güngör 1950, Nuri Güngör ise 1953 yılında dünyaya gelir. Ardından 1957 yılında Sami Güngör ve 1960 yılında da Muhlis Güngör dünyaya gelir. Çocuklar ilkokuldan çıkar çıkmaz babalarının yanında çalışmaya başlarlar. Hem atölyede babalarına yardım edip hem de çiftlik işlerine yardım ederler. Bu, bütün çocuklar için böyle olmuştur. İsmail Güngör Atölyesi’nin mütevazı koşuklarda ürettiği ekipmanlar ve pulluklar büyük ilgi görür. Bu başarılarını aslen çiftçi olmalarına bağlayan İsmail Güngör, “Bizim bu işi iyi yapmamızın temelinde çiftçi oğlu çiftçi bir aileden geliyor olmamız yatıyor. Çiftçinin ne sorunu olduğunu, neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ben de oğullarımda hepimiz traktör kullanır, tarla süreriz.” diyor.
ATÖLYE MALKARA’YA TAŞINIR
İşlerin hızla artar ve bir süre sonra köydeki atölye yetersiz hale gelir. 1968 yılından itibaren yeni model traktörler tarlalarda boy göstermeye başlayınca ihtiyaçlar ve sipariş sayıları da artmaya başlar. Mevcut atölyenin yetersiz gelmeye başlaması ile Malkara’ya taşınma kararı alırlar. 20 yıldan uzun süre Hacısungur Köyü’nde faaliyet gösteren İsmail Güngör Atölyesi, 1969 yılında Malkara’ya taşınır. Malkara’da açtıkları 100 metrekarelik atölyede tarım araçları ve hidrolik pulluk üretimine devam ederler. 1970 yılından itibaren Kazayağı, Ayçiçek Ekim Mibzeri, Buğday Ekim Mibzeri, Biçerdöverlere Ayçiçek hasat tertibatı imalatı yapımına başlarlar. Malkara’daki atölye de zaman içinde yetersiz kalınca çevreden arsa alarak büyümeye başlar, fakat bir süre sonra yetersiz kalır. Bunun üzerine 1979 yılında ‘Londra Asfaltı’ üzerinde bugün bulundukları bölgeden 23 dönüm arazi satın alırlar. Bu yeni yerde 400 metrekare kapalı alan inşa ederler ve 1981 yılında atölyeyi buraya taşırlar. Ancak belediye bu yeni yere 100 metrekareden fazla kapalı alan ruhsatı vermez. Uzun süre elektrik su almakta zorlanırlar. Bu konu oldukça başını ağrıtır İsmail Güngör’ün…
RUHSAT PROBLEMİNİ BAKAN ÇÖZER
1983 yılında katıldıkları bir fuarda dönemim Sanayi Bakanı Hüsnü Doğan ile tanışırlar. Hüsnü Doğan, yaptıkları makineleri çok beğenir ve tebrik eder. Yıllar sonra yeni atölyeye verilmeyen ruhsat problemini çözecek olan da yine Hüsnü Doğan olur. Yıllarca ruhsat alamayan İsmail Güngör bu iş böyle olmayacak der ve Hüsnü Doğan’dan yardım istemek için Ankara’ya gider. Bakanın kendisini tanıdığını ve oldukça sıcak davrandığını söyleyen İsmail Güngör, “Kahvelerimizi içerken ruhsat sorunumuzu anlattım. Bakan bana, ‘Senin gibi bir sanayiciye neden böyle zorluk çıkartılıyor. Bunu hemen takip ettireceğim’ dedi. teşekkür edip yanından ayrıldım ve Malkara’ya döndüm. Daha ben yoldayken belediyeye haber verilmiş. Gerekenin yapılması söylenmişti. Malkara’ya indiğimde ruhsat işimiz halloldu.” diyor.
1983’TE ŞİRKETLEŞMEYE GİDİLİR
1980’li yılların başında tarım makinesi üretiminde değişimler olur. Pulluk ve römork yapımında fabrikalar seri üretime geçerek ön plana çıkarlar. Bunun üzerine Göngör Tarım Makineleri buğday mibzerindeki açığa yönelir ve 1990’lara kadar buğday mibzeri yapımına devam eder. Yine 1983 yılında İsmail Güngör ve oğulları tarafından şirketleşmeye karar verirler. Güngör Tarım Makineleri Sanayi Ticaret ve Kollektif Şirketi adı ile kurumsallaşma yolunda önemli bir adım atarlar ve İsmail Güngör işleri çocuklarına devreder. Bu yıllarda genel olarak Trakya bölgesine makine satmaya devam ederler.
PNÖMATİK İŞİNE GİRİNCE HIZLA BÜYÜRLER
Güngör Tarım Makineleri’nin büyük bir gelişim dönemine gireceği yıllar ise 1990’lı yıllardır. Bu yıllarda başlayan başlayan pancar ekimi işi firmaya yeni fırsatlar sunar. 1990 yılında Türkiye’nin ilk otomatik tamburlu sulama makinesini imal ederler. 1993 yılında Amasya Pancar, 150 adet pnömatik şeker pancarı ekim makinesi siparişi verir. Daha sonra Samsun ve Kayseri bölgesinden gelenlerle birlikte sipariş adedi 175’i bulur. O zaman kadar 15 çalışanı olan firma, gelen yüklü sipariş üzerine çalışan sayısını 35’e çıkarır ve iki ay gibi bir sürede işi teslim eder. Bu sayede firma pnömatik makine işine girer ve büyümeye devam eder. Bu sayede firma sadece Trakya bölgesi değil, tüm Türkiye’ye makine satmaya başlar. Bu dönem aynı zamanda ihracatın da başladığı dönem olur. Yunanistan ve Bulgaristan’a ayçiçeği, mısır, pamuk gibi muhtelif tarım makineleri satmaya başlarlar. Bu büyüme ivmesi devam eder ve 1998 yılına gelindiğinde çalışan sayısı 85’e kadar yükselir. Atölye de ek yapılarla büyümeye devam eder ve tüm tezgâhlar yenilenir.
YABANCI ORTAKLIK İLE ÜRETİM YAPAN İLK FİRMA OLURLAR
1990 yılında “Tekirdağ Önder Çiftçi Projesi”nin düzenlediği Selanik Tarım Fuarı gezisi firmaya yeni kapılar açtığını belirten Sami Güngör, “Yunanistan köylerinden geçerken gördüğümüz otomatik yağmurlama makineler çiftçilerimizin dikkatini çekti. Bu sistem ile sulama maliyetlerinin azalacağı ve verimliliğin artacağı konusunda hemfikir olduklarını görünce Türkiye’de bu makineleri yapmak için Yunan firmalarıyla görüşmeler yaptık ve ortak üretime başladık. Böylece tarım makinesi sektöründe yabancı ortaklık ile üretim yapan ilk firma olduk. Bu ortaklık sonucunda ürettiğimiz sulama makineleri, Türkiye genelinde Güngör isminin ön plana çıkmasında büyük bir etken oldu. Yunan dostumuz Patanidis şirketi, yaptığımız anlaşma ile ekim mibzerini bizden temin etti ve onlar da çeşitli ülkelere yapmış oldukları satışlar ile adımızı uluslararası pazarda duyurdular. 1990 yılından 2004 yılına kadar çok başarılı projelerde yer aldık. Fakat 2004 yılında yaşanan ekonomik kriz ve Yunanistan hükümeti ile Türkiye hükümeti arasındaki gerginlik bizim sektörü de ister istemez etkiledi. Yunanlı ortağımız bu krizden sonra “Tanrı yardımcınız olsun, ben gidiyorum.” diyerek yollarımızı ayırdı. Bu süreçte yolumuza yalnız başımıza devam etmek durunda kaldık. Buna rağmen Yunanistan’daki çiftçi dostlarımızla olan olumlu ilişkilerimiz sayesinde makine satışlarımız o günden beri halen devam ediyor.” diyor.
1990’lı yıllarda başlayan pnömatik makine işleri sayesinde hızla büyüyen şirket, 1997 yılında bilgisayar destekli tasarım CAD ve bilgisayar destekli CAM tezgâhları ile üretim yapmaya başlayarak ürünlerini dünyanın birçok ülkesine ihraç eder konuma gelir. 2005 yılına gelindiğinde Güngör Tarım Makineleri’nde çalışan işçi sayısı 105’i bulur. Dört kardeşin birlikte yönettiği firma 2007 yılında yeniden yapılanmaya gider ve kardeşlerin ikisi şirketten ayrılır. 2007 yılından bu yana Sami ve Nuri Güngör kardeşlerin yönetiminde olan şirket, üçüncü kuşağın da işe dahil olmasıyla birlikte güçlenmeye devam ediyor.
2008 yılında Özbekistan’daki bir firmayla anlaşma yapan Güngör Tarım Makineleri, başlarda demonte olarak makine gönderir ve devamında montaj için Özbekistan’a fabrika kurar. Fakat ödemelerde yaşanan problemler yüzünden bu pazara fazla yoğunluk veremezler. Buna rağmen hala Özbekistan devletinin en büyük tarım işletmesi olan “Chirchikselmash” adlı firma, Güngör lisansı ile tarım arazilerini düzlemek için “Lazerli Tesviye Makinesi” üretimine devam ediyor.
Tarım makineleri sektöründe ithalatçı firmalarla baş edebilecek teknolojiye sahip makineler ürettiklerini belirten İsmail Güngör, “İthalatçı firmaların getirdiği makineler teknolojik bakımdan bizim makinelerimizden üstün değil. Bu topraklarda büyümüş, bu topraklarda çiftçilik yapmış insanlar olarak, çiftçimizin sorunlarını ve beklentilerini çok iyi biliyoruz. Bu bizim en büyük avantajımız.” diyor. Bugün ihracatının büyük çoğunluğunu Bulgaristan’a yapmakta olan Güngör Tarım Makineleri; Yunanistan, Romanya, Mısır, İran, Arjantin, Gürcistan, Ermenistan, Şili, Sudan, Kırgızistan, Fas gibi dünyanın pek çok ülkesine makine ihraç etmeye devam ediyor.